* Abdülmelik Tuyçibayev - Şahzod İslamov
Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in iktidara gelmesini müteakip birtakım alanlarda çok yönlü reformları başlatan Özbekistan Cumhuriyeti uluslararası çapta da kayda değer çalışmalara öncülük ediyor. Birleşmiş Milletler tarafından 8 Aralık 2018 tarihinde kabul edilen bilgi ve dinî hoşgörü kararı doğrudan Özbekistan’ın girişimlerinin bir başarısı olarak nitelendirilebilir.
Bilgi ve dini hoşgörü hakkındaki BM kararı dünyada aşırıcılık, terör sorunu alevlenen, çeşitli din ve inanç temsilcilerine yönelik müsamahasız, uzlaşmasız tavır ve davranışlar yaygın bulunan bir zamanda küresel tehditlerle mücadelenin verimli aracı olarak bilgi, eğitim, talim ve terbiyeyi ileri sürmesiyle ayrıca önem arz ediyor.
Değerlendirmeler, son 10 yılda terörizmin dünya ekonomisine zararının 583 trilyon Doları aştığını göstermektedir. Geçen 15 yılda terör eylemleri sonucunda çoğunluğu çocuklar, kadınlar ve yaşlılar olmak üzere 91 bin masum insan hayatını kaybetmiştir.
Maalesef kimi çıkarcı güçler tarafından terör kavramının İslam ile eşdeğer gösterildiğini ve şiddet eylemlerini İslam’la bağdaştırma yoluyla 1,6 milyar nüfuslu dünya Müslümanlarına yönelik olumsuz önyargıyla islamofobi’yi yaymayı hedefledikleri gözlenmiştir. Bu da dünyanın çeşitli bölgelerinde milliyetle ve dinler arası çelişkilerin ortaya çıkmasına, yeniden yeni çatışma noktalarının vücut bulmasına sebep oluyor. Terörü değil sadece İslam, Hristiyanlık, Yahudilik ve diğer dini inançlarla da kesinlikle bağdaştırmamak gerekmektedir. Çünkü tüm ilahî öğretilerin temelinde insanı yüceltme, insana gereken değer ve saygıyı gösterme ilkleri yer alır.
Özbekistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev BM Genel Kurulu’nun 72. Toplantısındaki tarihi konuşmasında bu önemli konuya değinirken: “Biz kutsal dinimize ezeli değerlerimizin ifadesi olarak son derece değer veriyoruz. Biz mukaddes dinimizi şiddet ve kan akıtma eylemleriyle aynı sırada görenleri şiddetle kınıyoruz ve onlara hiçbir zaman müsamaha gösteremeyeceğiz. İslam dini bizi iyilik ve barışa, asil insani erdemleri korumaya davet eder” ifadelerinde bulunmuştu.
Böyle adaletli yaklaşım uluslararası çapta çeşitli yankıları getirdi. BM Güvenlik Konseyi’nin 21 Aralık 2017’deki 2396 sayılı kararında: “Terörizm, zorbalıklı aşırıcılık hiçbir din, milliyet veya medeniyetle ilişkili değildir ve böyle yorumlanamaz” denilmektedir.
Özbekistan girişimleriyle kabul edilen Bilgi ve dinlere karşı hoşgörü kararının barışı koruma, dini hoşgörüyü sağlamadaki önemi şöyle açıklanabilir:
Dünyanın yetkin uzman ve bilim insanlarının vurguladığı gibi güvenlik sorunlarını sırf güç kullanarak bertaraf etme yöntemi günümüzde beklenen sonuçları vermemektedir.
Dünyadaki aşırıcı örgütlerin 36 yıllık faaliyetlerinin değerlendirmesi şöyle sonucu vermektedir: bu örgütlerin sadece %7 durumda faaliyetleri silahlı müdahalelerle durdurulmuş, %40 örneklerde de barışçıl görüşmeler vesilesiyle sorunlar çözülmüştür. Özbekistan’ın, Afganistan sorununu barışçıl mekanizmalar aracılığıyla halletme, Merkezi Asya bölgesinde güvenlik ve sürdürülen kalkınmaları destekleme konusundaki teklif ve teşebbüsleri de yukarıdaki amacı ifade etmektedir.
ABD’deki Ekonomi ve Barış Enstitüsü değerlendirmelerine göre zalim terörü önleme, barışçıl ilişkileri sağlamanın en önemli koşullarından biri bu eğitime yollandırılan yatırımdır. Özellikle İslam dünyasında eğitim-öğretim sistemine özen göstermek, alandaki çağdaş ve yenilikçi teknolojileri uygulamak, gençleri günümüzdeki taleplere uygun şekilde eğitmek her zamandakinden de göre daha çok ehemmiyeti haizdir.
Sonuç olarak söylenebilir ki söz konusu karar Özbekistan’ın dünyada barışı koruma, çelişki ve anlaşmazlıkları engelleme, müsamahasızlığın herhangi şekillerini bertaraf etme yönündeki teşebbüsleri uluslararası meydanda itiraf edildiğinin kanıtıdır.
Bu site içeriğinin telif hakları Stratejik Düşünce Enstitüsü’ne ait olup 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak alıntılar dışında önceden izin alınmaksızın hiçbir şekilde kullanılamaz ve yeniden yayımlanamaz. Bu sitede yer alan SDE'nin kurumsal bilgileri ile SDE Akademik Personeli'nin çalışmaları dışındaki diğer görüş ve değerlendirmeler, yalnızca yazarının düşüncelerini yansıtmaktadır; SDE'nin kurumsal görüşünü temsil etmemektedir.